Can
New member
Alaca’nın Kaç Köyü Var? – Bir Hikâyenin İçinde Saklı Cevap
Selam sevgili forumdaşlar,
Bugün sizlerle sadece bir bilgi değil, bir hikâye paylaşmak istiyorum. Hani bazen bir konu basit görünür ama içinde öyle derin anlamlar taşır ki, rakamlar bile duygulara karışır... İşte “Alaca’nın kaç köyü var?” sorusu da bana hep öyle gelmiştir. Haritalarda rakamlarla, tabelalarda isimlerle dolu bir cevap gibi dursa da, aslında her köy bir hayat, bir hikâye, bir insan demek. Gelin, bu kez sayılara değil, hikâyelere bakalım.
---
1. Bir Yolculuğun Başlangıcı
O gün, Alaca’ya giden otobüsün cam kenarındaki koltuğunda oturuyordum. Elimde eski bir defter, içinde notlar: “Alaca – Çorum. Kaç köy var? 100 mü, 90 mı, 101 mi?”
Ama beni asıl düşündüren, o sayıların ardındaki seslerdi.
Köy isimlerini tek tek yazmıştım, sanki her biri bir insanmış gibi: Akçaköy, Çopraşık, Kızıllı, Gökçebel…
O sırada yanımda oturan yaşlı amca sordu:
> “Evladım sen ne karalıyorsun öyle, nüfus sayımı mı yapıyorsun?”
> Gülümsedim. “Hayır amca,” dedim. “Sadece Alaca’nın kaç köyü olduğunu bulmaya çalışıyorum.”
> Amca gülümsedi, gözleri uzaklara daldı.
> “Evlât, Alaca’nın köyü sayıyla bitmez. Her biri bir hikâyedir.”
---
2. Mehmet’in Bakışı: Stratejik, Çözüm Odaklı
O hikâyenin ilk karakteri Mehmet’ti.
Alaca doğumlu, yıllar önce Ankara’ya taşınmış bir inşaat mühendisi. Köy kökenli olmanın getirdiği o pratik zekâ ve planlı bakış, hâlâ damarlarında akıyor.
Mehmet için “Alaca’nın kaç köyü var?” sorusu, sadece nostaljik bir mesele değil, bir veri sorunu idi.
> “Bölgede 101 köy var ama bunların bazıları mahalle statüsüne geçmiş. Dolayısıyla idari olarak sayı değişebiliyor,” diyordu forumda.
> Onun için önemli olan, doğru ve sürdürülebilir bilgiyi bulmak, sistematik bir düzen kurmaktı.
> Hatta Alaca Belediyesi’nin sitesinden harita çıkarmış, her köyü tek tek işaretlemişti.
> Ama o kadar düzenliydi ki, listeye bakarken bile insan bir tür gurur hissediyordu.
> Mehmet’in amacı sadece rakamı bulmak değil, Alaca’nın köylerine bir sistem kazandırmaktı.
Fakat işin duygusal tarafı, başka bir karakterin elindeydi.
---
3. Elif’in Bakışı: Empatik ve Kalpten Bağlı
Elif, İstanbul’da öğretmenlik yapıyordu ama ailesi Alaca’nın bir köyündendi.
Bir gün forumda Mehmet’in mesajını görünce şöyle yazmıştı:
> “Mehmet Bey, haritanız çok güzel ama siz hiç sabahın serinliğinde Alaca köylerinde horoz sesini dinlediniz mi?”
O cümleyle birlikte, tartışma bir anda ısınmıştı.
Elif için köy sayısı değil, her köyde yaşayanların hikâyesi önemliydi.
> “Benim babaannem Gökçebel köyündendi. Köyün bir ucunda babamın doğduğu ev hâlâ ayakta. Bana göre o ev bile başlı başına bir köy gibi…”
Elif’in bu yaklaşımı, forumda birçok kişiyi duygulandırmıştı.
Bir anda konu sadece “kaç köy var” değil, “kaç köy kalbi hâlâ atıyor?” sorusuna dönüşmüştü.
Elif’in her mesajında, toprağın kokusu, eski taş evlerin gölgesi, bayram sabahlarında soba üstünde kaynayan çayın buharı vardı.
Onun yazdıkları, Mehmet’in haritasına renk katmıştı.
Birisi sayıları düzenliyordu, diğeri o sayılara ruh veriyordu.
---
4. Karşılaşma: Akıl ve Kalp Aynı Yolda
Bir gün Elif ve Mehmet aynı başlık altında uzun uzun tartıştı.
Mehmet dedi ki:
> “Bilgi duygudan ayrı olamaz ama bilgi olmadan duygular karanlıkta kalır.”
> Elif cevap verdi:
> “Doğru ama duygular olmadan bilgi de kuru bir taş gibidir. Üzerinde hayat olmaz.”
Bu sözler forumda yankılandı.
Diğer üyeler araya girdi, bazıları Mehmet’ten yana oldu:
> “Elif Hanım haklı ama resmi bilgi olmadan köyleri nasıl sayacağız?”
> Bazılarıysa Elif’i destekledi:
> “Köy sadece idari birim değildir, yaşayanların yüreğinde bir yerdir.”
İşte o anda fark ettim: “Alaca’nın kaç köyü var?” sorusu aslında bizim kim olduğumuzu anlatıyordu.
Kimimiz bilgiyle, kimimiz duyguyla bakıyorduk ama hepimiz aynı toprak kokusunu özlüyorduk.
---
5. Köylerin Kalbi
Bir akşam Elif, forumda kendi köyünden fotoğraflar paylaştı.
Taş duvarlı bir ev, önünde dedesi oturuyor. Arkada sarı tarlalar.
Altına sadece şunu yazmıştı:
> “Belki köy sayısı 101, ama bence Alaca’nın 101 tane kalbi var.”
Mehmet o fotoğrafı görünce uzun bir sessizlikten sonra yazdı:
> “Elif Hanım, o köylerin yollarını haritamda tek tek çizmiştim ama şimdi fark ettim ki, ben sadece yolları değil, hatıraları da çizmişim.”
O an forumda herkes sustu.
Çünkü bu cümle, bilginin ve duygunun birleştiği noktaydı.
Bir köy, sadece bir yerleşim değil; bir çocuğun ilk adımı, bir annenin duası, bir dedenin hikâyesiydi.
---
6. Gerçek Cevap
Evet, resmi olarak baktığımızda Alaca’nın 101 köyü var.
Ama bu hikâyeden sonra, bu sayı bir istatistik olmaktan çıktı.
O 101 köyün her biri bir nefes, bir umut, bir geçmişti.
Belki bazıları artık mahalle olmuştu, bazıları göçle boşalmıştı ama hiçbiri unutulmamıştı.
Alaca, haritada küçük bir ilçe olabilir ama içinde bir ülke kadar hikâye barındırıyor.
Bir taş duvarın gölgesinde oturan yaşlı bir kadın, bir tarlada çalışan genç bir delikanlı, hepsi o sayının içinde…
Ve biz, forumda bu konuyu tartışırken, aslında o hikâyelerin bir parçası oluyoruz.
---
7. Forumdaşlara Soru: Sizce Kaç Köy Var Gerçekten?
Şimdi siz söyleyin forumdaşlar,
– Sizce bir yerin “köy” olması için haritada yer alması mı gerekir, yoksa birinin kalbinde yaşaması mı?
– Bir köy boşaldığında, gerçekten yok mu olur?
– Mehmet gibi bilgiye mi, yoksa Elif gibi kalbe mi inanmak gerekir?
Benim cevabım belli:
Alaca’nın 101 köyü değil, 101 hikâyesi var.
Her biri bir insanın hafızasında, bir çocuğun anısında, bir annenin duasında yaşıyor.
Belki sayılar zamanla değişir ama o hikâyeler asla eksilmez.
Çünkü bir ülkeyi asıl yaşatan, haritalar değil, insanların yüreklerinde yaşayan köylerdir.
Selam sevgili forumdaşlar,
Bugün sizlerle sadece bir bilgi değil, bir hikâye paylaşmak istiyorum. Hani bazen bir konu basit görünür ama içinde öyle derin anlamlar taşır ki, rakamlar bile duygulara karışır... İşte “Alaca’nın kaç köyü var?” sorusu da bana hep öyle gelmiştir. Haritalarda rakamlarla, tabelalarda isimlerle dolu bir cevap gibi dursa da, aslında her köy bir hayat, bir hikâye, bir insan demek. Gelin, bu kez sayılara değil, hikâyelere bakalım.
---
1. Bir Yolculuğun Başlangıcı
O gün, Alaca’ya giden otobüsün cam kenarındaki koltuğunda oturuyordum. Elimde eski bir defter, içinde notlar: “Alaca – Çorum. Kaç köy var? 100 mü, 90 mı, 101 mi?”
Ama beni asıl düşündüren, o sayıların ardındaki seslerdi.
Köy isimlerini tek tek yazmıştım, sanki her biri bir insanmış gibi: Akçaköy, Çopraşık, Kızıllı, Gökçebel…
O sırada yanımda oturan yaşlı amca sordu:
> “Evladım sen ne karalıyorsun öyle, nüfus sayımı mı yapıyorsun?”
> Gülümsedim. “Hayır amca,” dedim. “Sadece Alaca’nın kaç köyü olduğunu bulmaya çalışıyorum.”
> Amca gülümsedi, gözleri uzaklara daldı.
> “Evlât, Alaca’nın köyü sayıyla bitmez. Her biri bir hikâyedir.”
---
2. Mehmet’in Bakışı: Stratejik, Çözüm Odaklı
O hikâyenin ilk karakteri Mehmet’ti.
Alaca doğumlu, yıllar önce Ankara’ya taşınmış bir inşaat mühendisi. Köy kökenli olmanın getirdiği o pratik zekâ ve planlı bakış, hâlâ damarlarında akıyor.
Mehmet için “Alaca’nın kaç köyü var?” sorusu, sadece nostaljik bir mesele değil, bir veri sorunu idi.
> “Bölgede 101 köy var ama bunların bazıları mahalle statüsüne geçmiş. Dolayısıyla idari olarak sayı değişebiliyor,” diyordu forumda.
> Onun için önemli olan, doğru ve sürdürülebilir bilgiyi bulmak, sistematik bir düzen kurmaktı.
> Hatta Alaca Belediyesi’nin sitesinden harita çıkarmış, her köyü tek tek işaretlemişti.
> Ama o kadar düzenliydi ki, listeye bakarken bile insan bir tür gurur hissediyordu.
> Mehmet’in amacı sadece rakamı bulmak değil, Alaca’nın köylerine bir sistem kazandırmaktı.
Fakat işin duygusal tarafı, başka bir karakterin elindeydi.
---
3. Elif’in Bakışı: Empatik ve Kalpten Bağlı
Elif, İstanbul’da öğretmenlik yapıyordu ama ailesi Alaca’nın bir köyündendi.
Bir gün forumda Mehmet’in mesajını görünce şöyle yazmıştı:
> “Mehmet Bey, haritanız çok güzel ama siz hiç sabahın serinliğinde Alaca köylerinde horoz sesini dinlediniz mi?”
O cümleyle birlikte, tartışma bir anda ısınmıştı.
Elif için köy sayısı değil, her köyde yaşayanların hikâyesi önemliydi.
> “Benim babaannem Gökçebel köyündendi. Köyün bir ucunda babamın doğduğu ev hâlâ ayakta. Bana göre o ev bile başlı başına bir köy gibi…”
Elif’in bu yaklaşımı, forumda birçok kişiyi duygulandırmıştı.
Bir anda konu sadece “kaç köy var” değil, “kaç köy kalbi hâlâ atıyor?” sorusuna dönüşmüştü.
Elif’in her mesajında, toprağın kokusu, eski taş evlerin gölgesi, bayram sabahlarında soba üstünde kaynayan çayın buharı vardı.
Onun yazdıkları, Mehmet’in haritasına renk katmıştı.
Birisi sayıları düzenliyordu, diğeri o sayılara ruh veriyordu.
---
4. Karşılaşma: Akıl ve Kalp Aynı Yolda
Bir gün Elif ve Mehmet aynı başlık altında uzun uzun tartıştı.
Mehmet dedi ki:
> “Bilgi duygudan ayrı olamaz ama bilgi olmadan duygular karanlıkta kalır.”
> Elif cevap verdi:
> “Doğru ama duygular olmadan bilgi de kuru bir taş gibidir. Üzerinde hayat olmaz.”
Bu sözler forumda yankılandı.
Diğer üyeler araya girdi, bazıları Mehmet’ten yana oldu:
> “Elif Hanım haklı ama resmi bilgi olmadan köyleri nasıl sayacağız?”
> Bazılarıysa Elif’i destekledi:
> “Köy sadece idari birim değildir, yaşayanların yüreğinde bir yerdir.”
İşte o anda fark ettim: “Alaca’nın kaç köyü var?” sorusu aslında bizim kim olduğumuzu anlatıyordu.
Kimimiz bilgiyle, kimimiz duyguyla bakıyorduk ama hepimiz aynı toprak kokusunu özlüyorduk.
---
5. Köylerin Kalbi
Bir akşam Elif, forumda kendi köyünden fotoğraflar paylaştı.
Taş duvarlı bir ev, önünde dedesi oturuyor. Arkada sarı tarlalar.
Altına sadece şunu yazmıştı:
> “Belki köy sayısı 101, ama bence Alaca’nın 101 tane kalbi var.”
Mehmet o fotoğrafı görünce uzun bir sessizlikten sonra yazdı:
> “Elif Hanım, o köylerin yollarını haritamda tek tek çizmiştim ama şimdi fark ettim ki, ben sadece yolları değil, hatıraları da çizmişim.”
O an forumda herkes sustu.
Çünkü bu cümle, bilginin ve duygunun birleştiği noktaydı.
Bir köy, sadece bir yerleşim değil; bir çocuğun ilk adımı, bir annenin duası, bir dedenin hikâyesiydi.
---
6. Gerçek Cevap
Evet, resmi olarak baktığımızda Alaca’nın 101 köyü var.
Ama bu hikâyeden sonra, bu sayı bir istatistik olmaktan çıktı.
O 101 köyün her biri bir nefes, bir umut, bir geçmişti.
Belki bazıları artık mahalle olmuştu, bazıları göçle boşalmıştı ama hiçbiri unutulmamıştı.
Alaca, haritada küçük bir ilçe olabilir ama içinde bir ülke kadar hikâye barındırıyor.
Bir taş duvarın gölgesinde oturan yaşlı bir kadın, bir tarlada çalışan genç bir delikanlı, hepsi o sayının içinde…
Ve biz, forumda bu konuyu tartışırken, aslında o hikâyelerin bir parçası oluyoruz.
---
7. Forumdaşlara Soru: Sizce Kaç Köy Var Gerçekten?
Şimdi siz söyleyin forumdaşlar,
– Sizce bir yerin “köy” olması için haritada yer alması mı gerekir, yoksa birinin kalbinde yaşaması mı?
– Bir köy boşaldığında, gerçekten yok mu olur?
– Mehmet gibi bilgiye mi, yoksa Elif gibi kalbe mi inanmak gerekir?
Benim cevabım belli:
Alaca’nın 101 köyü değil, 101 hikâyesi var.
Her biri bir insanın hafızasında, bir çocuğun anısında, bir annenin duasında yaşıyor.
Belki sayılar zamanla değişir ama o hikâyeler asla eksilmez.
Çünkü bir ülkeyi asıl yaşatan, haritalar değil, insanların yüreklerinde yaşayan köylerdir.