Past continuous hangi zaman ?

Can

New member
[Past Continuous: Hangi Zaman ve Ne İşe Yarar?]

Geçen hafta İngilizce dersimde öğrencilerimle birlikte bir konuyu tartışırken, bir soruyla karşılaştım: "Past continuous tam olarak hangi zaman diliminde kullanılıyor?" Bu soru, aslında dil öğrenicilerinin sıkça sorduğu ve bazen kafa karıştırıcı olabilen bir konu. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak, bu yazıda past continuous tense’in hem dil bilgisel hem de günlük dilde nasıl işlediğini ve ne kadar kullanışlı olduğunu ele alacağım. Hadi, biraz eğlenceli ve eleştirel bir bakış açısıyla bu zamanın derinliklerine inelim.

[Past Continuous Zamanı: Temel Anlamı ve Kullanım Alanları]

Past continuous (geçmişteki süreklilik) zamanı, iki temel durumda kullanılır: birincisi, geçmişte bir anda devam etmekte olan bir eylemi anlatmak, ikincisi ise, geçmişte bir başka eylemle kesilen devam eden bir eylemi ifade etmektir. Örneğin, “I was reading a book when the phone rang.” (Telefon çaldığında kitap okuyordum.) Burada bir eylem (kitap okuma) geçmişte bir süre devam etmekteyken, bir başka eylem (telefonun çalması) bunu kesmiştir.

Bu zaman yapısının genellikle geçmişe dair daha dinamik ve sürekli bir izlenim yaratmak için kullanıldığını söyleyebilirim. Yani, sadece bir olaydan bahsetmekle kalmaz, o olayın içinde bir "zaman dilimi" yaratmaya da çalışırız. Hatta, bazen duygusal veya empatik anlam taşıyan bu anlatımlar, olayların etkisini daha da derinleştirebilir.

[Erkeklerin Stratejik ve Çözüm Odaklı Yaklaşımı]

Erkeklerin genellikle çözüm odaklı ve stratejik bir şekilde yaklaşmayı sevdiğini gözlemliyorum. Bu açıdan bakıldığında, past continuous’u anlamak, doğru kullanmak ve “ne zaman kullanılacağı” konusunda net bir strateji izlemek önemlidir. Erkekler için dildeki her zaman kipi, tıpkı bir bulmacayı çözmek gibi, belirli kurallara ve mantığa dayalıdır.

Örneğin, geçmişteki bir olayı anlatırken, bu olayın o kadar da önemli olmayan detayları ve sürekliliği vurgulamak isteyebilirler. Past continuous, onlar için “Bir şey uzun süre devam ederken başka bir şey ne oldu?” sorusunun cevabıdır. “I was cooking dinner when the electricity went off.” (Yemek yapıyordum, elektrikler kesildi.) Burada yemek yapma süreci, kesilen elektrikle yarıda kalır ve past continuous, durumun sürekliliğini anlatır.

Past continuous’un erkekler için pratikte nasıl kullanıldığını gözlemlerken, genellikle eylemin bir bağlamda veya süreç içinde değerlendirilmesi gerektiğini vurguladıkları görülür. O yüzden de bu zamanı, çok fazla "kural" ve "strateji" gerektiren bir yapı olarak görürler.

[Kadınların Empatik ve İlişkisel Yaklaşımı]

Kadınların dil kullanımına baktığımda ise, dilin bir iletişim aracı olmanın ötesinde, sosyal bağları güçlendirme ve duygusal anlamlar taşıma işlevi gördüğünü gözlemliyorum. Past continuous, kadınların ilişkisel anlamlar yüklediği, bir olayın duygusal yansımasını verdiği bir araç olabilir. Geçmişteki sürekliliği anlatırken, genellikle o anın ruh halini veya sosyal bağları daha derinlemesine aktarırlar.

Kadınlar, “I was thinking about you when I heard the news” (Haberi duyduğumda seni düşünüyordum) gibi bir cümleyi kullanarak, geçmişteki bir eylemi daha kişisel bir düzeye çıkarabilir. Bu tür ifadeler, yalnızca bir olayın kronolojik sırasını değil, aynı zamanda bu olayın kişi üzerindeki duygusal etkilerini de anlatır. Kadınlar için dildeki zamanlar, duyguları ve insan ilişkilerini anlatmada güçlü bir araçtır.

Özellikle sosyal bağlamda, past continuous zamanı, zamanın bir "kesintisi" değil, bir "devamlılık" hali olarak görülür. Geçmişte süregeldiğini anlatmak istedikleri bir anı, ilişkileri daha kuvvetli ve anlamlı kılabilir. Kısacası, bu zaman, sosyal ve duygusal bağları pekiştiren bir rol oynar.

[Past Continuous: Eleştirel Bir Bakış]

Ancak, her zamanın olduğu gibi past continuous’un da bazı zayıf yönleri vardır. İlk olarak, dil öğrenicileri genellikle bu zamanı, geçmişteki tek bir olayı anlatırken kullanmak isteyebilirler. Oysa bu zaman, süreklilik ve bağlam yaratmak için gereklidir. Yani, "I was walking" demek, tek başına doğru olmasa da, "I was walking when I saw the bird" (Kuşu gördüğümde yürüyordum) gibi bir kullanımda çok daha anlamlı hale gelir.

Bir diğer eleştiri, bu zamanın bazen gereksiz yere kullanılmasıdır. Kimi zaman, geçmişte yapılan basit bir eylem için past simple (geçmiş zaman) kullanmak daha uygun olabilir. Örneğin, "I walked to the store yesterday" (Dün mağazaya yürüdüm) gibi basit bir anlatım, olayın niteliğini doğru şekilde aktarır, ama past continuous kullanımı, aynı anlamı fazlalıkla ifade edebilir.

[Sonuç: Geçmiş Zamanın Gücü ve Esnekliği]

Past continuous, geçmişteki olayları anlatırken hem kadınlar hem erkekler için farklı duygusal ve dilsel bakış açıları yaratabilir. Bir yanda çözüm odaklı ve stratejik yaklaşım, diğer yanda empatik ve duygusal bir bağ kurma çabası… Her iki yaklaşım da dilin çok yönlü doğasının birer yansımasıdır. Geçmişte sürekliliği anlatırken, dilin hem mantıklı hem de duygusal yönlerini kullanmak mümkündür.

Peki, past continuous'un bu kadar önemli bir zaman dilimi olmasının ardında ne yatıyor? Bir dildeki zaman kipleri, yalnızca dil bilgisel kuralların ötesinde, iletişim biçimlerimizi de şekillendiriyor. Duygularımızı, ilişkilerimizi ve geçmişi nasıl anlatmak istediğimize karar verirken, dilin nasıl şekillendiğine dikkat etmemiz gerekmez mi?

Kaynaklar

1. Swan, M. (2005). Practical English Usage. Oxford University Press.

2. Azar, B. S. (2002). Understanding and Using English Grammar. Pearson Education.

3. Aarts, B. (2007). Oxford Modern English Grammar. Oxford University Press.