Bayan Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Burhan Özel ve Diyetisyen Berçem Gülçek, çok kiloların gebeliğe mahzur olduğunu ve adet görmede düzensizliklerin meydana geldiğine değindi.
Çok kilonun gebeliğe pürüz olabildiği için birinci olarak kilodan başlanılması gerektiği teklifinde bulunan Op. Dr. Özel, “Kilo, hormonal dengeyi bozarak sistemsiz adet görmeye ve ötürüsıyla hamile kalmayı engelleyebiliyor. ötürüsıyla hiç bir tedaviye başlamadan evvel mevcut kilosunun yüzde 10’unu verecek olursa kendinden hamile kalma bahtı hayli artmış oluyor. Diyetisyenden takviye almasını mantıklı olacağını düşünüyorum. Sonuç prestijiyle spor, beslenme eşitlikleri bilhassa son vakit içinderda Türkiye’de ve dünyada fastfood karbonhidrat yüklü beslenme, sistemsiz beslenme üzere şeylerle çok kilo alma artmaya başladı. Beslenmesine dikkat ederek sporla bir arada ve diyetisyen dayanağıyla birlikte bu işi epey rahatlıkla çözebiliyorlar. Kiloyla birlikte hormonal istikrar değişiyor. Hem yumurta kalitesini düşürüyor hem de yumurtaların gelişmesini engelliyor. İstediğimiz boyutta yumurta oluşamıyor. Adet düzensizlikleri başlıyor ve ötürüsıyla hamile kalmayı engelliyor. Bilhassa iri bebek olsun diye ailenin ha teğe yeme, içme alışkanlıkları değişiyor. Bebeğim tombul olsun, bebeğim gelişsin diye önüne gelen her şeyi yiyorlar. Biz buna karşıyız. Olağan şartlarda gebelik boyunca sistemli ve istikrarlı beslenme. Özelikle karbonhidrattan daha yoksul protein yüklü beslenmeyi tercih ediyoruz. Kilo arttıkça maalesef düşük riski artabiliyor” diye konuştu.
Diyetisyen Berçem Gülçek ise, gebelik sürecinde özelikle planlanan gebeliklerde gebelik öncesi vitamin, mineral ve demir depolarının kâfi olabilmesi ismine gebelikten üç ay kadar evvel nizamlı ve istikrarlı bir beslenme nizamına geçilmesini tercih ettiklerini kaydetti.
“BESLENME PLANINA MUHTAÇLIĞIMIZ VAR”
Bu süreçte anne adayının kesinlikle bir uzman sayesinde muhtaçlıklarını karşılayabilecek bir beslenme sistemi oluşturması gerektiğini söz eden Gülçek, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Beden kitle endeksimiz 30’un üzerinde olan anne adaylarımız için ülkü kilo aralığına inebilmesi gebelik sürecinde oluşabilecek kardiyovasküler hastalık, hipertansiyon, gestasyonel diyabet risk faktörlerini pek indirgemekte. Oldu da planlanmadan oluşan bir gebelikle karşı karşıya kaldıysak şayet gebeliğin birinci üç aylık periyodunda annemizin kilo kaybı bir daha bir uzman yardımı olmak kaidesiyle indirgenebilmekte. Bu hususta kesinlikle annenin gereksinimlerini karşılanabileceği bebeğin büyüme ve gelişmesini sağlanabileceği biçimde oluşmuş bir beslenme planına gereksinimimiz var. Fazla kilosu olan annelerimiz için kilo kaybı ile ülkü kilo aralığında olan annelerimiz için ise sabit kilo ile birinci üç aylık devrin devam etmesine, ikinci üç aylık periyotta ise 1-1,5 kilo, son üç aylık devirde ise aylık 2-2,5 kiloluk kilo artışını hedeflemekteyiz.”
“GEREKENDen çok KİLO ARTIŞI, BEBEĞİN BÜYÜME VE GELİŞİMİNİ ENGELLEYİCİ”
Birinci üç aylık devirde gayenin büsbütün annenin gebeliği daha konforlu geçirebilmesi ismine oluşturulacak bir beslenme olduğunu aktaran Gülçek, “İkinci üç aylık devirde bebeğin artan vitamin ve mineral gereksinimlerini dikkate alarak oluşturulacak bir beslenme sistemi. Son üç aylık periyotta ise omega3, omega6 gereksinimlerinin arttığını dikkate alarak oluşturulacak bir beslenme tertibiyle devam etmekteyiz. Yalnızca gebelik sürecinde değil, gebelik daha sonrasında o denli umuyoruz ki emzirme sürecinde annenin depolarının kâfi duruma gelebilmesini hedefliyoruz. Bu süreç ortasında bir daha annemizden olabildiğince bizim belirlediğimiz bir beslenme nizamıyla devam etmesini, artı bir kilo almasını ne bebeğe, ne anneye bir katkı sağlamadığının farkında olmasını istiyoruz. Tersine olması gerekenden çok kilo artışı, bebeğin büyüme ve gelişmenine engelleyici, düşük ya da yüksek kilolu bir bebeğe yahut prematüre bir doğuma niye olabileceğinin farkında olmalıyız ki, bu süreç yalnızca gebelik sürecindeki 9 aylık değil, daha sonrasındaki süreçte de bebeğin zihinsel gelişmenine fazlaca önemli tesirler oluşturuyor” biçiminde konuştu.
Çok kilonun gebeliğe pürüz olabildiği için birinci olarak kilodan başlanılması gerektiği teklifinde bulunan Op. Dr. Özel, “Kilo, hormonal dengeyi bozarak sistemsiz adet görmeye ve ötürüsıyla hamile kalmayı engelleyebiliyor. ötürüsıyla hiç bir tedaviye başlamadan evvel mevcut kilosunun yüzde 10’unu verecek olursa kendinden hamile kalma bahtı hayli artmış oluyor. Diyetisyenden takviye almasını mantıklı olacağını düşünüyorum. Sonuç prestijiyle spor, beslenme eşitlikleri bilhassa son vakit içinderda Türkiye’de ve dünyada fastfood karbonhidrat yüklü beslenme, sistemsiz beslenme üzere şeylerle çok kilo alma artmaya başladı. Beslenmesine dikkat ederek sporla bir arada ve diyetisyen dayanağıyla birlikte bu işi epey rahatlıkla çözebiliyorlar. Kiloyla birlikte hormonal istikrar değişiyor. Hem yumurta kalitesini düşürüyor hem de yumurtaların gelişmesini engelliyor. İstediğimiz boyutta yumurta oluşamıyor. Adet düzensizlikleri başlıyor ve ötürüsıyla hamile kalmayı engelliyor. Bilhassa iri bebek olsun diye ailenin ha teğe yeme, içme alışkanlıkları değişiyor. Bebeğim tombul olsun, bebeğim gelişsin diye önüne gelen her şeyi yiyorlar. Biz buna karşıyız. Olağan şartlarda gebelik boyunca sistemli ve istikrarlı beslenme. Özelikle karbonhidrattan daha yoksul protein yüklü beslenmeyi tercih ediyoruz. Kilo arttıkça maalesef düşük riski artabiliyor” diye konuştu.
Diyetisyen Berçem Gülçek ise, gebelik sürecinde özelikle planlanan gebeliklerde gebelik öncesi vitamin, mineral ve demir depolarının kâfi olabilmesi ismine gebelikten üç ay kadar evvel nizamlı ve istikrarlı bir beslenme nizamına geçilmesini tercih ettiklerini kaydetti.
“BESLENME PLANINA MUHTAÇLIĞIMIZ VAR”
Bu süreçte anne adayının kesinlikle bir uzman sayesinde muhtaçlıklarını karşılayabilecek bir beslenme sistemi oluşturması gerektiğini söz eden Gülçek, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Beden kitle endeksimiz 30’un üzerinde olan anne adaylarımız için ülkü kilo aralığına inebilmesi gebelik sürecinde oluşabilecek kardiyovasküler hastalık, hipertansiyon, gestasyonel diyabet risk faktörlerini pek indirgemekte. Oldu da planlanmadan oluşan bir gebelikle karşı karşıya kaldıysak şayet gebeliğin birinci üç aylık periyodunda annemizin kilo kaybı bir daha bir uzman yardımı olmak kaidesiyle indirgenebilmekte. Bu hususta kesinlikle annenin gereksinimlerini karşılanabileceği bebeğin büyüme ve gelişmesini sağlanabileceği biçimde oluşmuş bir beslenme planına gereksinimimiz var. Fazla kilosu olan annelerimiz için kilo kaybı ile ülkü kilo aralığında olan annelerimiz için ise sabit kilo ile birinci üç aylık devrin devam etmesine, ikinci üç aylık periyotta ise 1-1,5 kilo, son üç aylık devirde ise aylık 2-2,5 kiloluk kilo artışını hedeflemekteyiz.”
“GEREKENDen çok KİLO ARTIŞI, BEBEĞİN BÜYÜME VE GELİŞİMİNİ ENGELLEYİCİ”
Birinci üç aylık devirde gayenin büsbütün annenin gebeliği daha konforlu geçirebilmesi ismine oluşturulacak bir beslenme olduğunu aktaran Gülçek, “İkinci üç aylık devirde bebeğin artan vitamin ve mineral gereksinimlerini dikkate alarak oluşturulacak bir beslenme sistemi. Son üç aylık periyotta ise omega3, omega6 gereksinimlerinin arttığını dikkate alarak oluşturulacak bir beslenme tertibiyle devam etmekteyiz. Yalnızca gebelik sürecinde değil, gebelik daha sonrasında o denli umuyoruz ki emzirme sürecinde annenin depolarının kâfi duruma gelebilmesini hedefliyoruz. Bu süreç ortasında bir daha annemizden olabildiğince bizim belirlediğimiz bir beslenme nizamıyla devam etmesini, artı bir kilo almasını ne bebeğe, ne anneye bir katkı sağlamadığının farkında olmasını istiyoruz. Tersine olması gerekenden çok kilo artışı, bebeğin büyüme ve gelişmenine engelleyici, düşük ya da yüksek kilolu bir bebeğe yahut prematüre bir doğuma niye olabileceğinin farkında olmalıyız ki, bu süreç yalnızca gebelik sürecindeki 9 aylık değil, daha sonrasındaki süreçte de bebeğin zihinsel gelişmenine fazlaca önemli tesirler oluşturuyor” biçiminde konuştu.